Açıkçası;
Darmstadt ismini, mesleğe başladığımız 1989 yılında duymuştuk.
O zaman Bursa Belediyesi olan Bursa’nın, Almanya’daki kardeş kentinin adıydı Darmstadt.
Nitekim;
Çarşamba Pazarı’nın kurulduğu caddenin adı, kardeş kentin yöneticilerine jest yapmak için Darmstadt Caddesi olarak değiştirilmişti.
Hatırlıyoruz da;
Günümüzde sağdan direksiyonlu olarak çalışan ve caddeleri temizleyen araçların ilki, Bursa’ya ilk kez o yılda Almanya’dan hediye edilmişti Bursa Belediyesi’ne.
Tabi;
Bursa ile Darmstadt’ın, kardeş kent olmasının en önemli özelliği, iki kentin birbirine çok benziyor olmasıydı.
Nitekim;
İki kent de birer yeşil şehirdi.
Bugün merak edip baktık kardeş şehrimizin nüfusuna.
Ama ancak 2019’u bulabildik.
Hessen eyaletinin bir şehri olan Darmstadt’ın nüfusu, yaklaşık 160 bin görünüyordu.
2019 yılında;
Bursa’nın nüfusu ise 3 milyon 56 bindi.
Şimdi ise 3 milyon 214 bin.
Şu bir gerçek.
Bursa, özellikle 90’lı yıllardan itibaren çok hızlı ve çok kontrolsüz büyüdü.
Plan olmadığı için, tarım arazileri adeta parsel parsel satıldı.
Mesela bugünün Yıldırım’ı böyle doğdu.
Teknik olarak;
1/100 binlik imar planları, o kentin anayasası olarak kabul ediliyor.
Nitekim, büyümenin nasıl, nerede ve hangi şartlarda olacağı bu planlara göre oluyor.
Bursa’da en son;
ANAP’lı Başkan Erdem Saker döneminde 2020 yılına kadar geçerli olan Çevre Düzeni İmar Planı hazırlandı.
Fakat zaman içinde uyulmayan yanları da oldu.
Son 3-4 yıldır da Bursa’nın ne planı var, ne de bir anayasası.
O yüzden;
Bursa’ya belki de en çok zarar bu son 3-4 yılda verildi.
İMO’nun Bursa Şube Başkanı Atilla Erdem’in dediği gibi, Bursa, 81 il arasında en hırpalanan şehir oldu.
Bursa adeta yağmalandı.
Yer gök inşaat oldu.
Bunlara bir de, bir takım grift ilişkiler sayesinde hormonlu binalar da eklendi.
Yani;
Verilen iznin çok ötesinde, katlar çıkıldı, bloklar dikildi.
Plan olmayınca;
Bursa’nın verimli tarım arazileri de, ranta kurban oldu.
Bu talana devlet de “dur” diyemedi.
Bursa’da varlığı şüpheli olan Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ile Tarım Orman İl Müdürlüğü, yıllarca adeta gözlerini yumdu yapılanlara.
Belediyelerde de bir takım menfaat ilişkileri ön plana çıktı, kaçak inşaata gün doğdu.
Tarlalar;
Kaçak depolarla, fabrika binalarıyla, tiny house’larla doldu taştı.
İşini Ankara’dan bitirenler, belediyeleri by-pas ederek şehrin içine sıra sıra benzin istasyonları açtılar.
Yeni sanayi bölgelerinin izinleri bile Ankara’dan verilir oldu.
Bursa’nın bir imar planı olmamasını fırsat bilenler, rant uğruna, kentin tüm damarlarını tıkadılar.
Sonunda da gelinen nokta, bugünkü Bursa oldu.
Şimdi ise;
Bursa’nın geleceği adına yeni bir adım atılıyor.
Hiç olmazsa;
Gelecek kurtarılsın isteniyor.
Bu işin muhatabı da Büyükşehir Belediyesi.
Gerçi;
Belediyenin geçmişteki AK Partili yönetimi, bu yönde bir 1/100 bin ölçekli imar planı hazırlamıştı ancak, kadrolar, hayata geçirememişti.
Şimdi ise:;
Belediyenin yeni yönetiminin başı olan Mustafa Bozbey, Bursa’nın geleceği adına, “Bursa 2050 Vizyonu” olarak adlandırılan Çevre Düzeni Planı’nı bir an önce devreye almak için fazlasıyla kararlı.
Bugün de;
Merinos AKKM’de, ilçe belediye başkanları ile çok sayıda akademik odanın temsilcisi ve konunun uzmanlarının katılımıyla planın tanıtım toplantısı vardı.
Çalışmalar sonunda ortaya nasıl bir plan çıkacak, hep birlikte göreceğiz.
Ne var ki bu, kolay bir iş değil.
Çünkü;
Bursa’nın neredeyse hiçbir işine dair tek bir veri bile yok.
Veri olmayınca da, hesaplama ve planlama yapılabilmesi çok zor.
Yine de;
Başkan Bozbey’in bu yönde düğmeye basması önemli.
Nitekim;
Bursa’nın çevresel, sosyal ve ekonomik kalkınmasını, büyümek için değil de dengeli bir şekilde geliştirmek için sağlayacaklarını söylemesi çok önemliydi.
Keza;
Bursa’nın yeni anayasasının hazırlanmasında, çok sayıda teknik uzman, üniversiteler, Bursalılar, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, akademik odalar, belediyeler ve özel sektör de katkı koyacak ki, uzun sürecek çalışmalar sonunda Bursa’nın tamamını kapsayan bir Çevre Düzeni Planı çıkacak ortaya.
Umarız ki;
Bilimsel bir akılla yapılacak bu plan, tarımdan sanayiye, turizmden kent kimliğine, ulaşıma değin çok geniş bir yelpazeye ışık tutarak, hiç olmazsa Bursa’nın bundan sonra hırpalanmamasını ve düzene girmesini sağlar.