Bilenler bilir.

Osmangazi’nin;
Eski belediye başkanları Mustafa Dündar ve Recep Altepe öncesine değin adeta mezbelelikti bu tarihi yapılar.

Değil içine girmek, yanından bile geçmek cesaret istiyordu çünkü Vakıflar’a ait bu yapılar, mekansızların ve uyuşturucu kullananların yuvası  olmuştu.

Ve her nedense;
Yıllar yılı Vakıflar Bölge Müdürlüğü ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu yapılara ne yatırım yapıyordu ne de el sürdürtüyordu.

Öylece duruyorlardı.

Bunlardan biri;

Tuzpazarı’nda Cumhuriyet döneminden günümüze kalan Abdal Kültür Merkezi’nin binasıydı.

Diğeri;

Tarihi Kayhan Çarşısı’ndaki Şadırvanlı Han’dı.

Diğeri de;
Şadırvanlı Han’ın karşısında bulunan şimdiki Gökdere Kültür Merkezi binasıydı.

Ayakta bile kalmakta zorlanın bu yaşlı yapılara Vakıflar Genel Müdürlüğü yıllarca tek kuruş harcamadı, kendi tarihi mülklerini adeta görmezden geldi.

Osmangazi Belediyesi’nin;
Devreye girmesiyle bu 3 tarihi yapı da zaman içinde ayağa kaldırıldı hepsi de orijinali ayarında restore edildi ve halkın kullanımına açıldı.

Bu yapılarda;

Pek çok etkinlik yapılıyor uzun süredir.

İçlerinde de;

Eğitim alanları, atölyeler, kütüphane, sergi-sunum ve konferans salonları, ziyaretlerin hoşça vakit geçirebilecekleri oturma alanları bulunuyor.

Zaman zaman kına-nişan törenleri de yapılıyor, sivil toplum kuruluşları da etkinlik düzenliyor.

Gidenler veya yararlananlar bilir, mülkiyeti Vakıflar’a ait olan bu tarihi yapılar yıllar sonra adeta can bulmuştu.

Ne var ki;

Bursa’da çok tartışılacak bir şey oldu.

Yıllar yılı;
Osmangazi Belediyesi sayesinde adeta hayat bulan bu tarihi yapılara ne hikmetse Vakıflar Genel Müdürlüğü el koyma kararı aldı.

Gerekçe de;

2008 yılında çıkan bir kanun.

Yani;
Vakıflar Genel Müdürlüğü, her nedense bu el koyma kanununu tam 16 yıl sonra hatırlamış!

Bakar mısınız tesadüfe?

31 Mart’ta Osmangazi Belediyesi CHP’ye geçince, Vakıflar Genel Müdürlüğü 16 yıl önceki bu kanunu uygulamaya koymuş.

AK Partili Osmangazi Belediyesi döneminde de güya hiç hatırlamamış, iyi mi?

Ne ilginç değil mi?

Vakıflar;
Şimdi Osmangazi Belediyesi’nden istiyor bu yapıları.

Bu karar;
Başkan Erkan Aydın’ı haliyle çok kızdırmış.

Açmış telefonu Vakıflar Bölge Müdürü’ne, demiş ki “hayırdır, derdiniz ne”

Onlar da;
“Kem-küm” yaparak 16 yıl önceki kanunu söylemişler.

Şimdi Başkan Aydın haklı olarak soruyor.

Diyor ki;

“Sen yıllardır buraya bir çivi bile çakmamışken, şimdi de temizliğini güvenliğini bile sağlayamayacakken, ne için alıyorsun bunları bizim elimizden”

Son derece haklı Erkan Aydı.

Belediye yönetimi;
CHP’nin eline geçince mi Vakıflar’ın aklına geldi kanunu uygulamak?

Bu yapılarda;
Bursalılar, ücretsiz olarak yararlanıyor, çok da memnun kalıyorlardı.

Şimdi amaç;
CHP’li belediyenin, halka hizmet etmesini engellemek, halkın memnuniyetini azaltmak.

Gerçekten de şeytanın aklına gelmez bu plan.

Merak ettiğimiz şu.

Acaba;
Bu yapıların yıllarca metruk kalmasını seyreden, bir lira yatırım bile yapmayan Vakıflar Genel Müdürlüğü, şimdi hangi parayla ve insan gücüyle buraların yaşamasını sağlayacak?

Muhtemelen ne temizliğini yapılabilecek, ne güvenliğini sağlanabilecek, ne de içeride tek bir personeli bile bulunamayacak.

Allah aşkına olacak şey mi bu?

Başkan Erkan Aydın, bu kararı Bursalılar’a şikayet etti.

“Bilsinler” dedi “Hemşehrilerimiz, hizmetlerimizin nasıl engellendiğini”

Başkan Aydın kararlı.

Şimdi bu yapılara ne kadar harcama yapıldıysa, Vakıflar’a dava açıp tutarı almanın peşinde.

Sonuç itibariyle;
Bunlar akıl işi değil.

Hele hele sıradan bir kamu yöneticisinin alabileceği kararlar hiç değil.

Belli ki;
AK Parti’den bir üst yönetici, Vakıflar Genel Müdürlüğü aracılığıyla Bursa’daki Vakıflar Bölge Müdürü’ne talimat vererek, “Buraları, Osmangazi Belediyesi’nin elinden alın” demiş.

Aksi mümkün değil.

Öyle düşünenler de, milletin aklıyla alay etmiş olurlar.

Hep söylüyoruz.

AK Parti, Bursa’daki 31 Mart yenilgisinin acısını hala üzerinden atamıyor.

Atamadığı gibi de devlet eliyle CHP’li belediyelere olabildiğince zorluk çıkarıyor.

Bunu yaparken;
Asıl olarak Bursalılar’ı cezalandırdıklarını ısrarla anlamıyorlar ki, bir gün bu yaptıkları karşılarına fazlasıyla çıkacak.

Yazık ki ne yazık.