Türkiye’de şehirler;
1/100 binlik çevre düzeni planları ile yönetiliyor.
Bu planlar;
Şehirlerin anayasası olarak kabul ediliyor ki, kentin hangi noktalarında nelerin olabileceği, bu planlara göre belirleniyor.
Bursa’nın ise planları çok eski.
Son olarak 1998 yılında yapılan ve 2020 yılına kadar geçerliydi.
Yani;
Bursa, yıllardır plansız bir şekilde, yol haritası olmadan hem de hormonlu bir şekilde büyüyor ama gelişmiyor!
Bursa’nın “koca bir köy” olduğunu herkes biliyor.
Dahası…
Bursa, plansızlık nedeniyle onlarca ilin gerisinde kalan illerin başında geliyor.
Onlarca şehrin, 1/100 binlik çevre düzeni planları, yeni olmasına rağmen, Bursa plansız olarak gelişmeden büyüyor.
Bu durum;
Bir savaş stratejisi olmadan, ordunun rastgele savaşmasına benziyor.
Haliyle zayiatlar da veriliyor ki, Bursa da böyle.
Plansız geçen her yılda Bursa çok yara aldı.
Geçmiş;
AK Partili Büyükşehir Belediyesi döneminde hazırlanmaya çalışılan ancak yapılamayan bu planlar nedeniyle Bursa çok şey kaybetti.
En başta;
Bursa’nın havası, suyu, toprağı kirlendi.
Plansızlık nedeniyle her yer kaçak fabrika, gecekondu, tiny house ile doldu.
Tarım alanları heba edildi.
Okullar bir ilçede toplandı, herkes oraya yığınak yaptı.
Hastaneler de keza.
Belediyeler by-pass edilerek, ruhsatlar Ankara’dan bakanlıktan alınmaya başladı.
Bursa yıllardır çok şey kaybetti.
En çok da kimliğini kaybetti.
Bursa artık “yeşil bursa” değil, gri ve beton bir Bursa haline döndü.
Tüm bunlara;
Bir de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile Tarım İl Müdürlüğü’nün “görmezden gelme” politikası eklenince, Bursa’nın adeta çivisi çıktı.
Dileyen dileğini yapmaya kalktı koca şehirde.
Elimize;
Bu yönde BUSİAD’ın bir raporu ulaştı.
Bursa’da;
Pek çok STK gibi ne yazık ki BUSİAD’ın da hataları oldu.
Şehirde konuşulacak onlarca konuya yıllarca sessiz kaldılar, belki de tüm üyeleri sanayici olduğu için Ankara’dan çekindiler.
Şu bir gerçek ki;
Geçmişte ülke siyasetini bile eleştiren BUSİAD, o eski BUSİAD değil.
Pek çok önemli konunun yıllarca yanından geçtiler, ne söz sahibi oldular, ne de fikir belirttiler.
Hele hele;
Hükümetin ekonomi politikalarına fikir bile beyan edemez noktaya geldiler.
BUSİAD şimdi ise, Bursa’nın bu olmayan planları için bir çalışma yürüttü.
Daha doğrusu bir rapor sundu kamuoyuna.
2020 yılından beri çevre düzeni planı bulunmayan Bursa’nın artık yaşanabilir bir şehir haline getirilmesini istiyor, bir dönemin “Patronlar Kulubü”
Mesela;
Bursa’nın sanayi ile turizm ile tarım ile ön plana çıkmasından yana değiller de, tüm bunların ölçekli planlama ile geliştirilmesinden yanalar.
Raporda çarpıcı notlar var.
Mesela;
1990 yılından bu yana Nilüfer’in nüfusu tam 8.3 kat artmış.
Gürsu’nun 5.5 kat
Mudanya’nın 2.8 kat
Kestel’in 2.4 kat
İnegöl’ün 2.4 kat
Yıldırım’ın 2 kat
Osmangazi’nin 1.7 kat artmış.
Yanı sıra;
Orhangazi, Gemlik, Karacabey, Mustakemalpaşa, Yenişehir ve İznik’te ise bir değişim olmamış.
4 dağ ilçesi ise küçülmeye devam etmiş.
Bu noktadan hareketle şu önerilerde bulunuyor raporlarında BUSİAD yönetimi:
1- Sanayi yapılaşmasına, uygun alanlarda gerekli koşulların sağlanması ve yerleşim alanlarının oluşturulması halinde izin verilmeli.
2- Nilüfer’de artık yeni bir organize sanayi bölgesi kurulmamalı.
3- Tarım özendirilmeli, çiftçilik mesleğine yeniden itibar kazandırılmalı.
4- Termal turizm nitelemesi korunarak, kamu-özel sektör işbirliği geliştirilmeli.
5- İnanç turizmi çalışmaları tamamlanmalı, kültür turizmi politikaları hayata geçirilmeli.
6- Şehir, tematik festivallerin yapıldığı bir şehir haline getirilmeli.
7- Uludağ, 4 mevsim yararlanılabilecek bir alan haline getirilmeli.
8- Bursa’nın yeni anayasası belirlenirken, ilçe belediye başkanlarının da görüşü alınmalı, paydaşların önerileri mutlaka değerlendirilmeli.
İnceleyebildiğimiz kadarıyla, rapor üzerinde teknik olarak çalışılmış ancak yeterli düzeyde değil.
Bursa’nın meselelerine hiç girilmemiş, girilmeyince çözüm önerileri de olmamış.
Mesela;
Belediyelerin by-pass edilerek Kestel Soğuksu’ya kurulması planlanan yeni organize sanayi bölgesi ile görüş belirtilmemiş.
Bursa’nın kanayan yarası haline gelen ve yapı kullanma ruhsatı alamayan Nilüfer merkezli hormonlu yapıların durumları değerlendirme dışı kalmış.
Bursa’nın topraklarını zehirleyen ve kendisi de zehir akan Nilüfer Çayı’nı göz göre kirleten sanayi kuruluşları görmezden gelinmiş, ilgili bakanlığa, Valilik’e veya iktidar partisi AK Parti’ye bir çağrı yapılmamış.
Bacalarında filtre olmadığı için Bursalılar’ı özellikle gece yarısından sonra salınan gazlarla zehirleyen sanayi kuruluşları da, ‘arzulanan Bursa’ raporunda yer almamış.
Pıtrak gibi çoğalan kaçak fabrika inşaatları için bir yaptırım talebinde bulunulmamış.
AK Parti ile CHP arasında krize yol açan kentin yeni çöp depolama alanı için bir görüş belirtilmemiş.
Mesela;
Raporun kapağına, Bursa’ya yıllar önce bir hançer gibi sokulan Doğanbey TOKİ konutlarının resmi konulup bir mesaj verilmiş ancak o konutlar oraya dikilirken BUSİAD’ın herhangi bir görüşünü veya iktidar mensubu belediye başkanlarına yönelik itirazını hiç hatırlamıyoruz.
Tıpkı;
Başta ulaşım olmak üzere devlet yatırımlarında Bursa’nın neredeyse üvey evlat haline getirilmesine ses çıkarılmadığı gibi.
Ve dahası da var tabi.
Yine de;
Yıllardır 1/100 binlik çevre düzeni planı olmaksızın rastgele ve hormonlu büyüyen Bursa’ya acilen bir plan gerektiği uyarısı yerinde BUSİAD’ın.