Bursa’nın;
Göz göre göre heba edilmesine ve adeta gözden çıkarılmasına yönelik uygulamalardan hangi birini sayalım ki?

Bursa’ya yıllardır ihanet ediliyordu.

Nilüfer’de;

Birilerinin cebine milyonların inmesi karşılığında, emsaline uygun olmayan şekilde yükseltilen binaların denetlenmemesi…

Gece yarısından sonra fabrikaların bacalarından çıkan zehirli gazların salınmasının görmezden gelinmesi…

Kentin su kaynaklarının yok edilmesine müdahale edilmemesi…

Nilüfer çayının zehir deresine döndürülmesine ses çıkarılmaması…

Bursa’yı işletmeleriyle zehirleyen sanayicilerin korunup kollanması…

Tarım arazilerini tek tek mahfeden kaçak ahşap villa ve bungolovlara tek bir işlem bile yapılmaması…

Tarlalara kondurulan kaçak fabrika binalarını adeta görmezden gelme…

Çevreci derneklerin tespitlerinin ve uyarılarına kulak asılmaması…

Kurum içinde dönen dolaplar, özel şirketlere yapılan danışmanlık adı altındaki parasal ilişki iddiaları…

Bursa Tabip Odası’nın, şehirde kanser vakalarının arttığına dair uyarılarını hiçe sayılması…

Ziraat Odaları’nın, Bursalılar’ın yediği sebze ve meyvelerin zehirli sularla sulandığı uyarılarının kaale bile alınmaması…

Atık yakan tesislerin görmezden gelinmesi…

CİMER’i bile kandıracak şekilde zehir akan derelere temiz raporu verilmesi…

Vatandaşların toplu yaptığı protesto gösterilerine rağmen, fabrika bacalarının denetlenmemesi…

Hatta ve hatta;

Bırakın CHP’liyi, AK Partili Belediye Başkanları’nın nokta atışı yaptığı şikayetlere rağmen bile Bursalılar’ı zehirleyen fabrikaların denetlenmemesi…

Daha de ne olsun değil mi?

Bursa yıllar yılı mahfediliyor, Bursalılar da göz göre potansiyel bir kanser hastası oluyordu.

Ve;
Bursa Valiliği bile engel olamıyordu bu vurdumduymazlığa, belki de yanıltılıyordu.

Sonunda;

AK Parti bile “yeter artık” dedi de, biletini kesti bu dokunulmaz bürokratın.

Hem de;
Direkt olarak Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum aracılığıyla.

AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, belediye başkanları ve milletvekilleri, Bakan Kurum’a her şeyi anlatmışlar.

Ne;
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne bile gerçek dışı rapor sunulan Nilüfer deresinin zehir akması kalmış, ne de denetlenmeyen ve bacalarından zehir kusan fabrikalar.

Birilerinin cebine para girecek diye tarım arazilerine kondurulan kaçak binalar da cabası olmuş.

Gelen bilgiler;

2019’dan beri Bursa’da görev yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mehmet Ersan Aytaç’ın görevden el çektirildiği yönünde.

Bursa’nın gerçekten de gözü aydın.

Böyle bir bürokrattan kurtulduğu için.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bile şikayetçiydi.

Daha geçenlerde;

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Atilla Erdem bile söylemişti “Bursa, Türkiye’nin 81 ili arasında en hırpalanmış şehri” diye.

Bunu da;
Şehirde artık legal hale getirilen “kaçak inşaat kültürüne” bağlamıştı.

Adı üzerinde ama…

Ne çevreciliği vardı bu kurumun Bursa’da, ne de şehirciliği!

Ulusal basın bile sık sık Bursa’daki bu çevre felaketlerini işliyordu haber bültenlerinde.

Bu dokunulmaz bürokrat sayesinde, Bursa 5 yılda adeta iğfal edildi.

Aktarılanlar;

Bursa’nın belki de en kötü bürokratı olan bu Mehmet Ersan Aytaç’ın yerine Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı mimar Hayrettin Eldemir’in atanacağı yönünde.

Umar ve dileriz ki;

Eldemir, sadece yasaları ve yönetmelikleri uygulayarak, yani işini yaparak, Bursa’nın fişinin çekilmesini önler.

Nihayetinde;
AK Parti’nin yöneticilerini, belediye başkanlarını ve milletvekillerini bile çileden çıkaran bu adamın görevden el çektirilmesi, Bursa’ya ve Bursalılar’a yapılacak en büyük iyiliklerden biri olmuş.

Bu operasyonu yapanları, Bursalılar adına kutluyoruz.