Yarın büyük gün.
Çünkü;
Tarihin en büyük istilalarından biri için hazırlık yapan işgal birliklerinin, Anadolu topraklarından çıkarılmasını sağlayan Büyük Taarruz’un 102. yıldönümü.
Bu millet
102 yıl önce, jeopolitik, jeoekonomik ve jeostratejik olarak dünyanın en önemli konumlarından biri olan Anadolu’nun egemen güçlerce parçalanmak ve paylaşılmak istenmesine şahit oldu.
Nitekim;
Arkasındaki asıl emperyalist güçlerin kuklası konumundaki Yunan ordusunun işgaline son vererek, Kurtuluş Savaşı’nın sonuca ulaşmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Başkomutanlığındaki Büyük Taarruz, Türkiye’yi Lozan’a daha güçlü götürdü ve Cumhuriyet’in ilan edilmesine olanak sağladı.
Ne tuhaf ki;
Aradan geçen yüz yılı aşkın süreye rağmen, aynı güçlerin emelleri ve istekleri bitmiş değil.
Hemen güneyimizde yeni planlar var.
Parçalanacak bir Suriye ile yeni bir Yugoslavya örneği yaratmak istiyorlar.
Planlarının içinde Türkiye de var!
Yıllardır;
Yaratılmak istenen Büyük Ortadoğu Projesi ile bölge, yeni bir coğrafyaya sürüklenmek isteniyor.
Bu nedenle;
Yarın yurt genelinde kutlayacağımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın asıl anlamını ve bu milat noktasının, Türk toplumuna verdiği mesajı iyi yorumlamak gerekiyor.
Bunun için de;
Adı üzerinde bir milli bayram olan Zafer Bayramı’nın, sıradan ya da kutlanmak için kutlanan değil de, coşku ve inançla kutlanması gerektiği düşüncesindeyiz.
Hatta;
Çevremizdeki son gelişmeler ışığında, en yüksek tempoyla kutlanmalı Zafer Bayramı’mız, yine her yer bayraklarla donatılmalı.
Yapılacak kutlamalarla;
100 yılı aşkın süredir gözlerini ayıramadıkları Anadolu topraklarının, değişmez sahibinin Türk insanı olduğunu, dost da düşman da bugün bir kez daha görmeli.
Bu da;
Emperyalist güçlerin, tükenmek bilmeyen hayallerine güzel bir cevap olmalı.
Bu vesile ile;
Bölgenin en değerli toprakları üzerinde ve kendi bayrağımız altında, bağımsız ve özgür yaşamamızı, izinsizce ibadet edebilmemizi sağlayan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzurunda bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.