Açıkçası;
Seçim öncesinde pek çok şey, hem AK Parti’nin, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fazlasıyla aleyhindeydi.
Pandemi ve sonrasındaki Rusya-Ukrayna savaşının Türk ekonomisinde yarattığı tahribat…
Tam 11 ili kapsayan büyük depremin bilançosu…
Ve;
Yüksek enflasyonla birlikte yaşanan ağır hayat pahalılığı, iktidarın en büyük dezavantajlarıydı.
Bu nedenle de;
“Tencerenin yıkamayacağı hiçbir iktidar yoktur” ifadesi, özellikle muhalefet partilerinin ve yorumcularının fazlasıyla dilindeydi.
Dahası;
Büyük şehirlerde son dönemlerde oy kaybına uğrayan AK Parti’nin, nüfus ve seçmen yoğunluğunun ihtiyaçları nedeniyle elindeki en büyük belediye olan Bursa’yı da kaybetme ihtimali vardı.
Ancak…
Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı 14 Mayıs akşamı, en çok da muhalefet partilerini şaşırtan sonuçlar çıktı sandıktan.
AK Parti;
Uğradığı yüksek oy kaybına rağmen, Bursa’dan tam 10 milletvekili çıkarıp, 11.’sini de yaklaşık iki bin oyla kaybederek altı çizilecek bir başarıya imza attı.
28 Mayıs’ta yapılan ikinci tur oylamada ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Bursa’dan yüzde 54.66’lık bir oy oranı çıktı.
Üstelik;
Bu oran, Türkiye genelinde Erdoğan’a çıkan yüzde 52.18’lik oranı da geride bıraktı.
Böylece;
Bursa, “AK Parti’nin elindeki en büyük şehir” ünvanını farkla korumuş oldu.
Bursa’da;
17 ilçenin 14’ünde elde edilen bu başarının, hiç kuşku yok ki mimarları da oldu.
Seçim gecesi;
Fomara’da söylediği gibi AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, partisinin teşkilatlarını koordineli bir çalışma ile sandığa çok iyi motive etti.
Teşkilatlar il yönetimine güvendi, çok çalıştı, başarı da paralel olarak geldi.
Yanı sıra;
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da seçim döneminin gizli kahramanlarından oldu.
Propaganda döneminde Bursa genelinde neredeyse ayak basmadığı yer kalmadığı gibi, gittiği yerlerde kendisine aktarılan eksikleri ve ihtiyaçları anında gidererek, iktidar partisi ve lideri Erdoğan lehine büyük bir rol oynadı.
Yine;
Bursa insanının yeni tanıdığı Sanayi Bakanı Mustafa Varank da, şehrin ithal adayı olmasına rağmen, seçim arifesindeki içtenliği ve sempatisiyle 40 yıllık Bursalı gibi davrandı, seçmenlerle samimi ilişkiler kurdu.
Öyle ki;
AK Parti Genel Merkezi’nin bugüne değin Bursa’ya dışarıdan milletvekili adayı olarak gönderdiği belki de en etkin ve samimi isim oldu Varank.
Bakan Varank;
Taşıdığı meziyetleri ve sıcak yüzüyle, hem AK Parti’nin hem de Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın, Türkiye’nin 4. büyük ilindeki en önemli başrol oyuncusu oldu.
Görebildiğimiz kadarıyla;
Varank-Aktaş-Gürkan üçlüsü, son dönemlerin Bursa’daki en iyi uyumunu yakalayınca, başta ekonomi olmak üzere seçim öncesindeki tüm olumsuzluklar, büyük bir oy oranına tahvil edildi.
Sonuçta da…
Seçim öncesinde;
“Düşer” denilen Bursa, hem AK Parti’nin, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü kalesi olarak kaldı.