Geçmişte yaşananlar hala hafızalarda.
Özellikle;
1984 yılından itibaren Bulgaristan komünist yönetimi, Türkler üzerinde baskı politikaları uygulamaya başladı.
Bu politikalar sonrasında iyice arttı.
Önce;
Türkler’in yaşadıkları bölgelerin iletişimleri kesildi.
Ardından;
Asker ve polis gücüyle isim değiştirme çabaları baş gösterdi, kültürel miras da yok edilmeye çalışıldı.
Bu dönemde yüzlerce Türk de katledildi, Belene Toplama Kampı’na pek çok Türk gönderildi, eziyet edildi.
İşte bu noktada;
Bulgaristan’da gerçekleştirilen asimilasyon politikasına karşı “dur” demek ve dünya çapında kamuoyu oluşturabilmek için 7 Ocak 1985’te merhum Mümin Gençoğlu liderliğinde kısa adı Bal-Göç olan Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği kuruldu.
Bal-Göç;
Ankara’nın da desteğiyle Bulgaristan’da yaşanan insanlık dışı uygulamaları düzenlenen mitingler, açıklamalar ve görüşmelerle tüm dünyaya anlattı.
Sonuç da alındı.
Tüm dünya Bulgaristan’ı kınadı.
Diktatör Jivkov ve rejimi iflas etti.
Ardından;
Sınır kapısının açılmasıyla yüzbinlerce Türk anavatana geldi.
Acı dolu dönemlerdi.
İşte;
Bal-Göç 1985 yılından beri aynı zamanda bir misyon ve dava kuruluşu oldu.
Bal-Göç bugün 36 yaşında.
En büyük göçmen derneği kuruluşu.
Ne var ki eski gücünde değil.
Hem de hiç değil.
Hele ki;
Son dönemde sanki “kamu yararına çalışan dernek statüsünde” değil de sıradan bir hemşehri derneği görümünde adeta.
Varlığı da yokluğu da aynı.
Uygulanan pasif politikalar ve yoğun sessizlik nedeniyle koca bir camia küstürüldü, politize edildi, bir aile derneği hüviyetine sokuldu.
İstifalar da yaşandı.
Hem de yönetimden.
Mesela;
2019’daki son yerel seçimlerin arifesinde, tarihinde hiçbir örneği olmamasına karşın halen Genel Başkanlık görevinde bulunan Veli Öztürk kendi imzasıyla AK Parti Genel Merkezi’ne skandal resmi bir yazı göndererek Nilüfer Belediye Başkan adaylığı için başvuru yapan iki ismin (Gürçay Cem ve Yusuf Kıroğlu) camia tarafından desteklendiğini bildirdi.
Nitekim;
Bu gizli resmi yazının ortaya çıkmasının ardından ve yönetim kurulu içinde de duyulmasını ardından Bal-Göç’te peşi sıra yönetici istifaları gelmiş, Bal-Göç’ü siyasete bulaştırdığı ve küçük duruma düşürdüğü için Genel Başkan Veli Öztürk’ün istifası istenmişti.
Ne var ki;
O günden bu yana Veli Öztürk istifa etmedi.
Derneği onursal başkanı Turhan Gençoğlu’nun desteğini arkasına aldı ve tepkilere aldırış etmedi.
Sonra da araya pandemi girince, kongre yapılamadı.
Fakat;
Türkiye genelinde tüm kongrelerin yeniden yapılmaya başlamasına rağmen Bal-Göç yönetimi ısrarla kongreye gitmedi/gitmek istemedi.
Geçen Mayıs’ta yapılacağı söylense de yine yapılmadı.
Yönetim ısrarla kongre kararı almadı.
Şimdilerde ise adı konmasa da güya bu ay içinde kongrenin yapılacağı konuşuluyor.
Fakat ortada kongre tarihi hala yok.
Bu noktada;
Bal-Göç’ün eski başkanlarından Prof. Dr. Emin Balkan’ın adı konuşulmaya başladı yeni dönem için.
Turhan Gençoğlu’nun desteğini alarak kolları da sıvadı Emin Hoca.
Ne var ki;
Bu noktada yine siyaset mekanizması devreye girdi.
Camia bir pazar günü;
AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun devreye girerek, Emin Balkan ve Veli Öztürk’ün de davetli olduğu dar kapsamlı bir buluşmada öncülük yaptığını öğrendi.
Bal-Göç’ün;
Yeni başkan’ın siyaset eliyle Emin Balkan olması gerektiğinin empoze edilmeye çalışıldığının konuşulduğu bu buluşma, camiada hoş karşılanmadı tepkiye neden oldu.
Bal-Göç’ün;
Çavuşoğlu eliyle siyasete bulaştırıldığı lafları çok konuşuldu.
Bu aşamada;
Uludağ Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yapan Kader Özlem’in de adaylık yoklamaları yaptığı görüldü.
Bunun üzerine;
Siyaset üstü bir mekanizma devreye girdi.
Özellikle de yöre dernekleri yönetimleri.
Bunun sonucunda da;
Yıllarca Mestanlı Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı yapan eski Bal-Göç yöneticisi Hasan Öztürk’ün yaklaşan Bal-Göç kongresinde Başkan adayı çıkarılmasına karar verildi.
Hasan Öztürk de tabandan gelen çağrıları kayıtsız kalmadı.
Yapılan görüşmeler sonrasında da adaylığı netleşti.
Ve;
Bugün de hayli kalabalık bir ekiple çıkıp adaylığını resmen ilan etti.
Son yıllarda gördüğümüz en kapsamlı buluşmaydı.
Üstelik;
Koşukavaklılar Derneği,
Tunaboylular Derneği;
Deliormanlılar Derneği;
Eğridereliler Derneği;
Killiler Derneği;
Fil-Der,
Mestanlılar Derneği de bu buluşmaya katılarak Hasan Öztürk’ün başkanlığına tam destek verdiklerini gösterdiler.
Bu buluşmaya;
Sadece Cebelliler Derneği ile Osmanpazarı Derneği katılmadı.
Ve;
Camianın yeniden bütünleştiği, aile ve siyaset vesayet kurumunu reddettiği görüldü.
Dahası…
Geniş tabanlı bir yönetim, dernekleri gözardı etmeyen oluşum, Türkiye odaklı yaklaşım ve de siyaset vesayetinden uzak güçlü bir yönetim oluşturulması için harekete geçildi.
Bal-Göç’ün mevcut ve eski yöneticilerinin de katıldığı bu buluşmaya Balkantürksiad, Rumelisiad ve Bahad da bu oluşuma destek veren kuruluşlar oldu.
En ilginci de;
Bu buluşmada söylenen “Bal yapmayan arıların ve birkaç kişinin vesayetinden kurtuluş reçetesi” olarak açıklanmasıydı Hasan Öztürk’ün adaylığı.
Şimdi;
Tüm gözler Bal-Göç yönetiminin alacağı kongre kararında ve tarihinde.
Görünen;
Balkan camiasının bu kongreyi özlemle beklediği ve artık değişim istediği yönünde.