1935 yılında;
Mustafa Kemal Atatürk tarafından planlanıp temeli atılan Merinos Fabrikası’nın inşaatı sürerken…
Karşısındaki boş arsa;
Çalışanların öğle saatinde amatörce futbol oynadıkları bir alandı.
1938’de;
Fabrikanın işletmeye açılması ve binlerce işçinin çalışmaya başlamasıyla bu alana Merinos yönetimi, kaleler koyarak bir futbol sahasına dönüştürdü.
Akabinde de;
Merinos Gençlik ve Spor Kulubü kurularak, idmanlarını burada yapmaya başladı.
Saha doğal çimle kaplıydı, büyüyen otlar da futbolcular tarafından biçiliyordu.
1960’lı yılların sonlarında ise Bursa’da amatör futbol da iyice gelişmişti ki, Merinos Stadı, Bursa’da artık “Bursa’nın Wembley”i olarak adlandırılıyordu.
Saha artık o kadar yükünü almıştı ki, çimler ortadan kalkmış, toprak bir sahaya dönmüştü.
Kış aylarında ise saha adeta jilet gibiydi.
Geçenlerde…
Mustafa Bozbey;
Bulunduğumuz toplantıda Merinos Stadı’nın, Büyükşehir Belediyesi’ne geçtiğini söyleyince fazlasıyla heyecanlandık.
Keza;
Merinos Stadı ile çocukluğumuzdan kalma pek çok anımız var.
Bir Merinos çalışanı olan merhum babamız Ayhan Tuna, aynı zamanda Merinos’un da futbolcusu ve yöneticisiydi.
Sahada, soyunma odalarında, beton tribünlerde çok bulunduk.
Hatırlıyoruz da;
Merinos’ta oynanan maçlar, Bursa’nın Süper Lig maçları gibiydi.
Hele daha eskiden;
Yani Bursaspor kurulmadan önce Merinos, Acar İdmanyurdu ve Akınspor 3 ezeli rakipmiş ki, bu 3 takımın maçları, bugünün Fenerbahçe, Galatarasay, Beşiktaş takımları arasındaki maçlar gibiymiş.
Mesela şu fotoğraf;
Merinos ile Acar İdmanyurdu arasında oynanan Bursa şampiyonluğu maçından ki, tribünlerdeki kalabalık, Merinos Stadı’nın nasıl ilgi gördüğünü gösteriyor.
Yine hatırlıyoruz da;
Cumartesi ve pazar günleri, amatör küme maçlarının oynandığı Merinos Stadı, Bursa’nın adeta çekim merkeziydi.
Futbolseverler;
Kuyruğa girip biletlerini aldıktan sonra, beton tribünlere geçmeden önce, stat bahçesinde duman dumana tutan gazete kağıdına sarılı tükürük köftelerini ve birer Sayas ayranını alırdı.
O zamanlar kokoreç bilinmiyordu, yoktu.
Tombalacılar ve şambali tatlıcılar, Merinos’un olmazsa olmazlarıydı.
Seyircilerin bir vazgeçilmezi daha vardı.
O da;
Çay bardağının bir ölçü kabı olduğu çekirdekçiler.
Hemen herkes, ya eliyle açtığı cebine doldurttururdu çekirdekleri, ya da gazete kağıdından yapılan külahlara.
90 dakika boyunca çitlenirdi o çekirdekler.
Çok renkli semt takımları vardı amatör kümede.
Beton tribün;
Sahaya o kadar yakındı ki, futbolcu ve hakemlere yönelik her söz, tribündeki binlerce kişiyi aynı anda güldürürdü.
Hakemler de zaman zaman, tribünlerle diyaloğa geçer, itirazlı bir pozisyon kararının doğru olduğunu anlatmaya çalışırlardı.
Muazzam bir dostluk, kardeşlik, sportmenlik hakimdi Merinos Stadı’nda.
Sezon açılışları bile binlerce amatör küme sevdalılarının katılımıyla yapılırdı.
Çocukluğumuzda;
O kadar çok bulunduk ki Merinos Stadı’nda, deyim yerindeyse her metrekaresini biliriz.
Gençlik yıllarımızda biz de amatör kümede lisanslı topçuyduk.
2. Amatör Küme’de Linyitspor’un sol bek oyuncusuyduk.
Ne ilginç ki;
Çocukluğumuzun rüyası olan Merinos’ta maç oynamak hiç nasip olmadı.
Maçlarımızı, ya Hipodrom’da ya da Veledrom’da oynuyorduk.
Belki de Merinos’u 2. Küme’ye vermiyorlardı, bilemiyoruz.
Ancak;
Bu rüyamız yıllar sonra 2000’li yılların başında gerçekleşti.
Merinos’un vazgeçilmez organizasyonlarından olan “Olgunlar Futbol Turnuvası”nda bu kez, dönemin belediye başkan Fatih Güler’in davetiyle Gemlikspor futbolcusu olarak sahaya çıktık.
İnanılmaz bir duyguydu.
“Bursa’nın Wembley”ine çıkmış, resmi müsabaka yapıyorduk ki, heyecandan havalara uçuyorduk.
Çocukluğumuzda;
Büyüklerimizin adeta bugünün Süper Lig oyuncusu gibi büyük fiyakalarla oynadığı Merinos Stadı’nda bu kez Gemlikspor’un 3 numaralı futbolcusu olarak yer alıyorduk ki, biz de o havaya katılmıştık.
Gerçekten de;
Bursa’da Merinos Stadı’nın tozunu ve çamurunu tatmayan futbolcu olamıyordu eskiden.
Geç de olsa bu duyguyu tatmıştık ve anılarımız arasına girmişti.
Üstelik, orijinal sahada oynamıştık, yani saha şimdiki gibi sentetik çimle değil, toprakla kaplıydı.
Muazzam bir keyifti.
Malum;
Sonraları o tarihi Merinos’ta her şey yıkıldı, söküldü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nce bugünkü haline getirildi.
Tıpkı Atatürk Stadı gibi, tarihiyle, anılarıyla yok edildi.
Zemin de sentetik çimle kaplandı.
Yıkılan beton tribünler de şimdiki 4 bin kişilik tribünlere dönüştürüldü.
Ne var ki;
Çok uzun zamandır burası atıl olarak duruyordu.
Bursaspor’daydı.
Artık ne eski havası kalmıştı, ne de anıları.
Şimdi ise;
Büyükşehir Başkanı Mustafa Bozbey’in, Merinos’un Büyükşehir uhdesine geçtiğini söylemesiyle heyecanlandık.
Başkan’ın anlattığına göre, burada düzenlemeler tamamlandıktan sonra Merinos Stadı, yörenin, mahallelerin spor kulüpleriyle buluşacak ve yeniden amatör futbola hizmet eden bir alan haline dönecek.
İnanılmaz mutlu olduk.
Tarih yeniden canlanacak, Merinos yeniden eski günlerine dönecek.
Bir Merinoslu olarak bu gelişmeye çok sevindik.
Kim bilir?
Belki, bu düzenleme sonrasında Bursa’nın geleneği olan “Olgunlar Turnuvası”nda ya da “Şöhretler Karması”nda bu kez de Başkan Bozbey’in davetiyle bir 10 dakika oynama fırsatımız olur yine.