Hayatın;
Fazlasıyla hızlı akışı içeresinde bazen geçen haftayı, hatta dünü bile unuturken, tarih ise unutmuyor.
Unutmadığı gibi hatırlatıyor da.
Tıpkı;
Bundan 202 yıl önce 23 Eylül 1821 tarihinde yaşanan ve Türklere yönelik tarihin en büyük katliamlarından biri gibi.
Mora Yarımadası’nda;
Yunanlılar tarafından katledilen savunmasız 40 bin Türk’e yönelik insanlık tarihinin bu en büyük soykırımlarından biri, günümüzün güçlü STK’larında belgeleriyle her yıl hatırlanıyor, hatırlatılıyor.
Tarihe;
Kara bir leke olarak “1821 Tripoliçe katliamı” olarak da geçen ve Yunanlılar’ın Osmanlı’ya karşı ayaklanmalarında katlettiği on binlere savunmasız Türk’ün anısına bu yıl da konferanslar gerçekleştirildi.
2 asır önce yaşanan bu insanlık dışı uygulama, günümüze olduğu gibi belgeleriyle, sonradan yapılan çizimlerle aktarıldı.
Bu yönde;
Kısa adı Bal-Göç olan Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nde de önceki akşam, Yunan isyanı sonrasındaki bu Türk katliamının anma töreni vardı.
Tarihte;
“Mora katliamı” olarak bilinen bu dehşet verici olay aynı zamanda “dünyaya unutturulan katliam” olarak da biliniyor.
Nitekim;
Dönemin Avrupa ülkeleri, Osmanlı toprağı olan Mora’da çıkan Yunan ayaklanması ve sonrasında da savunmasız 40 bin Türk’ün katledilmesine adeta gözlerini yummuş, orada iki gün içerisinde yaşanan büyük soykırımı görmezden gelmişler, dönemin Osmanlı yönetimine de üzüntülerini bile bildirmemişlerdi.
Ama;
Bu katliam sürerken bir taraftan da Yunan çetelere destek vermişler, bölgede ne kadar Türk var ise yok edilmelerini istemişler ve sağlamışlardı.
İşte;
Bu yönde Bal-Göç yönetimini kutlamak gerekiyor.
Başkan Prof. Dr. Emin Balkan’ın da dediği gibi, adeta bir soykırıma dönüşen bu katliamın unutulmaması ve unutturulmaması gerekiyor.
Uludağ Üniversitesi akademisyenlerinden Gürhan Korkmaz’ın, geceye katılanları adeta 2 asır önceye, Osmanlı toprağı Mora’ya götürdüğü gecede, pek çok STK yöneticisi ve temsilcisi de hazır bulundu.
Ve ne yazık ki;
O soykırıma ait resmedilmiş görüntüler de, buluşmaya katılanların yine yüreklerini dağladı.
Gecede;
Hayatını yapılan büyük zulümlerle kaybeden çoluk çocuk, kadın, erkek yaşlı 40 bin Türk için dualar da okundu.
Bu arada;
Bazı sivil toplum kuruluşları ve göçmen dernekleri, dünyanın gözü önünde yaşanan ama hiçbir Avrupa ülkesinin ses çıkarmadığı bu soykırımın yıldönümünde, İzmir’de, Edirne’de ve İstanbul’daki Yunanistan Konsoloslukları’nın önüne siyah çelenk bırakarak, tarihlerindeki bu vahşilik için Yunanistan’ı kınadılar.
Ve çok ilginç ki;
Hemen her yıl ısıtılarak dünyaya servis edilen sözde Ermeni soykırımı meselesini dünya ülkeleri nasıl kullanıyorsa, 40 bin Türk’ün acılarla öldürüldüğü Mora Yarımadası’ndaki bu Yunan katliamını tanımıyorlar, adeta böyle bir vahşet yaşanmamış kabul ediyorlar.
Gerekçe olarak da;
Günümüzde, PKK militanlarını “özgürlük savaşçısı” diye allayıp pulluyan zihniyet, 40 bin Türk’ün katledilmesini de “Yunanistan’ın Osmanlı’dan bağımsızlığını kazandığı mücadele” olarak gösteriyorlar.
Nasıl bir ikiyüzlülük değil mi?