Orhangazi, tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliklerle bezeli bir yerleşim yeri olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli geçiş noktalarından biridir. Ancak, bu zenginliğin pek çok önemli unsuru zamanla göz ardı edilmiştir. Orhangazi’deki eski mezar taşları da işte bu göz ardı edilen unsurların başında gelmektedir. Bu mezar taşları, Orhangazi’nin tarihî kimliğini ve kültürel dokusunu simgeleyen önemli birer mirastır.
Ancak ne yazık ki, ilgi eksikliği ve bakım yetersizlikleri nedeniyle bu tarihî eserler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Hem Orhangazi’nin merkez mezarlığı hem de dış mahallelerdeki mezarlıklar, her geçen gün daha fazla yok olma riski taşımaktadır.
Eski mezar taşlarının, birer sanat eseri ve tarihî belge olarak büyük bir öneme sahip olduğu su götürmez bir gerçektir. Osmanlı döneminin izlerini taşıyan bu taşlar, dönemin kültürünü, toplumsal yapısını, inançlarını ve estetik anlayışını yansıtır. Bu taşlar, sadece birer cenaze anıtı değil, aynı zamanda toplumların yaşam biçimlerini, inançlarını ve sosyal statülerini de gözler önüne serer. Orhangazi’de yapılan araştırmalar ve tespitler, mezar taşlarının tarihini daha da derinleştiriyor. Mezar taşlarının en erken tarihlisi 1120/1699, en geç tarihlisi ise 1295/1878 olarak tespit edilmiştir. Bu tarihler, Orhangazi’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki önemli geçiş noktalarından biri olduğunu ve bu toprakların tarihteki derin izlerini taşıdığını göstermektedir.
Ancak, tüm bu tarihî mirasın korunması konusunda büyük bir eksiklik bulunmaktadır. Mezar taşları, Orhangazi’de zamanla kaderine terk edilmiştir. İlgisizlik ve bakımsızlık yüzünden çoğu taş, ya yerinden sökülmüş, ya da yanlış yerlerde rastgele dikilmiştir. Birçoğu ise betonlara saplanmış durumdadır. Bu taşların korunmasız bırakılması, yalnızca Orhangazi’nin geçmişini kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda bu toprakların kültürel kimliğinin de kaybolmasına yol açacaktır. Eğer gereken tedbirler alınmazsa, Orhangazi’deki bu değerli taşların sadece müzelerdeki örneklerle sınırlı kalması kaçınılmaz olacaktır.
Orhangazi’nin coğrafi konumu, tarihsel olarak da çok önemli bir yer olmasını sağlamaktadır. Kuzeyinde Yalova, doğusunda İznik ve güneyinde Gemlik ile komşu olan Orhangazi, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulduğu ilk yıllardan itibaren önemli bir geçiş noktası olmuştur. Bu yüzden, Orhangazi'deki mezar taşları, sadece yerel değil, Osmanlı'nın genel kültürel mirasını da barındıran örneklerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun pek çok farklı unsuru burada bir araya gelmiştir. Bu taşlar, sadece ölen kişilerin anılarını değil, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını ve kültürünü de yansıtmaktadır.
Mezar taşlarında yer alan motifler, Orhangazi’nin tarihî geçmişine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Özellikle "Hayat Ağacı" motifi, Osmanlı döneminde en çok tercih edilen sembollerden biridir. Bu motifi, bolluğu ve bereketi simgeleyen bir unsur olarak görmek mümkündür. Hayat Ağacı, aynı zamanda insan-ı kamili de temsil etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda, ölüm sonrasında ölen kişiye duyulan saygı, mezar taşlarında işlenen farklı motiflerle ortaya konmuş ve bu taşlar, birer sanat eseri haline gelmiştir. Ancak, zamanla bakım eksiklikleri ve ilgisizlik nedeniyle, bu taşların çoğu kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Mezar taşları, sadece ölülerin değil, aynı zamanda toplumu oluşturan bireylerin yaşamlarını, inançlarını ve kültürlerini de simgeler. Osmanlı dönemindeki mezar taşları, toplumsal sınıflar arasında belirgin farklar yaratır. Devlet adamları, askeri kişiler, dini liderler, esnaf ve sıradan halk arasında mezar taşları farklı şekillerde tasarlanır ve her biri farklı toplumsal statüleri yansıtır. Bu mezar taşları, dönemin toplumsal yapısını anlamamıza yardımcı olur ve geçmişin izlerini gözler önüne serer.
Mezar taşlarının korunması, yalnızca tarihsel bir sorumluluk değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın gelecek nesillere aktarılmasıdır. Orhangazi'deki mezar taşları, bir zamanlar tarihin kaybolmuş izlerini taşırken, bugün giderek yok olmaktadır. Eğer bu taşlar zamanında belgelenip korunmazsa, bu değerli kültürel miras sadece müzelerdeki örneklerle sınırlı kalacak ve Orhangazi’nin geçmişi de kaybolacaktır. Mezar taşlarının korunması, geçmişle olan bağımızı güçlendirmek ve bu taşların kaybolmasını engellemek için büyük bir önem taşımaktadır.
Bu taşların korunması ve belgelenmesi, Orhangazi’deki kültürel mirasın geleceğe aktarılması için ilk adımı oluşturacaktır. Yapılacak çalışmalarla, Orhangazi’deki mezar taşları kataloglanmalı, korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır. Bu taşlar, birer taş tapu senedi hükmünde olup, geçmişle olan bağlantımızı güçlendiren önemli unsurlardır. Bu taşların korunması, sadece Orhangazi'nin geçmişine sahip çıkmakla kalmaz, aynı zamanda bu taşların tarihsel ve kültürel değerini de artıracaktır.
Orhangazi’deki eski mezar taşlarının korunması, yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda toplumun kimliğinin korunması anlamına gelmektedir. Bu taşlar, Orhangazi'nin kültürel dokusunu oluşturan önemli unsurlardır. Eğer bu taşlar kaybolursa, sadece birer taş değil, Orhangazi'nin geçmişi de kaybolmuş olacaktır. Orhangazi halkının, mezar taşlarına sahip çıkması, geçmişiyle bağ kurabilmesi ve kültürel mirasına sahip çıkabilmesi için büyük bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Orhangazi’deki eski mezar taşları, bu toprakların tarihî ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Ancak, bu miras sahipsiz kalmaktadır. Mezar taşlarının korunması ve geleceğe aktarılması, hem Orhangazi’nin geçmişiyle bağ kurabilmek hem de kültürel mirasa sahip çıkmak için büyük bir sorumluluktur. Bu taşlar, gelecekte sadece müzelerdeki örneklerle sınırlı kalmamalıdır. Orhangazi’nin tarihini ve kültürünü yaşatmak için bu taşlara sahip çıkmak, en büyük sorumluluğumuz olmalıdır.
Muharrem Değirmen olarak uzun yıllardır derinlemesine yaptığım araştırmalar, Orhangazi’deki eski mezar taşlarının bugün sahipsiz ve ilgisiz kalmasının yanı sıra, bu tarihi mirasın korunmasına yönelik gerekli önlemlerin alınmadığına da dikkat çekmeye devam edeceğiz. Orhangazi’nin kültürel dokusunun önemli bir parçası olan bu mezar taşları, sadece birer taş yığını değil, geçmişin izlerini taşıyan, geçmiş toplumların inançlarını, sanatını ve yaşam biçimlerini anlatan simgelerdir. Her bir mezar taşı, ait olduğu dönemin bireysel ve toplumsal yapısını, geleneklerini ve değerlerini ortaya koyan birer kültürel belge niteliğindedir.
Bu taşlar, yalnızca fiziksel olarak geçmişin birer kalıntısı değil, aynı zamanda toplumun kimliğini simgeleyen önemli kültürel izlerdir. Orhangazi’deki mezar taşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun erken dönemlerinden başlayarak, toplumun inançlarını, ölüye duyduğu saygıyı, o dönemdeki estetik anlayışı ve sanatını yansıtır. Her biri farklı motifler, yazılar ve sembollerle süslenmiş olan bu taşlar, dönemin dini, sosyal ve kültürel yapısını bizlere aktarır. Özellikle Osmanlı dönemi mezar taşlarındaki "Hayat Ağacı" gibi semboller, bolluk, bereket ve insanın ruhsal olgunluğunu simgeler. Bu tarz detaylar, o dönemin bireylerinin ve toplumu bir arada tutan inançlarının ve değerlerinin yansımasıdır.
Orhangazi'deki mezar taşlarına sahip çıkmak, sadece kültürel bir sorumluluk değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir miras bırakma çabasıdır. Bu taşlar, sadece geçmişin değil, aynı zamanda o toplumun tarihsel sürekliliğini simgeler. Bir toplumun geçmişiyle olan bağlantısını kesmesi, o toplumun kimliğini kaybetmesi anlamına gelir. Mezar taşları, halkın yaşam biçimlerinden, sanat anlayışına, estetikten dini anlayışlara kadar çok geniş bir yelpazede bilgiler sunar. Bu nedenle, bu taşların korunması, geçmişten geleceğe bir köprü kurmak anlamına gelir.
Eğer bu mezar taşlarına sahip çıkmazsak, Orhangazi'nin geçmişi, kültürel zenginlikleri ve bu toprakların kimliği de kaybolacaktır. Oysa her bir mezar taşı, Orhangazi'nin tarihini ve kültürünü yaşatan, bir halkın hafızasını oluşturan bir unsurdur. Bu taşlara sahip çıkmak, sadece tarihi değil, aynı zamanda toplumsal hafızayı da korumak demektir. Orhangazi’deki bu tarihi mirasa sahip çıkmak, yalnızca yerel halkın değil, tüm insanlık tarihinin korunmasına katkı sağlamaktır.
Gelecekte bu değerli taşların kaybolmaması, yıpranmaması ve yok olmaması için somut adımlar atılmalıdır. Mezar taşlarının belgelenmesi, kataloglanması ve koruma altına alınması, bu kültürel mirası yaşatmanın ilk adımlarıdır. Geçmişin izlerini taşıyan bu taşlar, sadece müzelerde sergilenen birer nesne olmamalıdır. Onlar, Orhangazi'nin geçmişinin yaşayan birer parçası olarak, toplumsal hafızanın önemli bir öğesi olarak korunmalı ve yaşatılmalıdır. Bu nedenle, Orhangazi’deki mezar taşlarına sahip çıkmak, sadece bir tarihî görev değil, aynı zamanda kültürel bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, Orhangazi’nin geleceğine ışık tutan bir miras bırakma gayretiyle şekillenmelidir.
Böyle önemli kültürel miraslara özen gösterdiğini bildiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa BOZBEY yeni dönemde kent tarihi araştırmaları ve arşiv müdürlüğü kurdu ayrıca tarihi kültürel miras şube müdürlüğü diye bir müdürlükte var. Büyükşehir Belediyemizin konuya el atması bölge tarihi açısından önemlidir…