Hemen herkes bilir bu inanışı.
Güya;
Türkiye aslında denizinden kara altı madenlerine değin bir enerji üssü ama Türkiye’nin zenginleşmesini istemeyen çevrelerin baskısıyla bu üretim gerçekleşemiyor.
Bu inanış da;
Tamamen palavra olan ‘Lozan Anlaşması’nın 100 yıllık imzalandığı’ ve de ‘2023’te sona ereceği’ söylentisine dayanıyor.
Ama şu bir gerçek ki, Türkiye’nin ilerlemesi yıllardır engelleniyor.
Neredeyse yarım asırlık savunma sanayii kurumlarının yıllardır sesi dahi çıkmazken, bugün birden bire füze, SİHA, İHA, radar bozucu, zırhlı araç, silah ve muhabere cihazları üretiyor olması da tesadüf olmasa gerek.
Kısa bir süre önce;
Karadeniz’de 405 milyar metreküplük doğalgaz keşfi de, öylesine sıradan bir keşif değil.
Keza;
Anlayan anladı mı bilmiyoruz ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tam 4 gün önce 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde çok ince bir mesaj verdi, detaya girmeden.
Ne dedi o gün?
Sadece son 1 ayda, 3 yeni kuyuda petrol keşfedildiğini, Diyarbakır’daki Akoba-1 ve Yenişehir-1 kuyuları ile Kırklareli’ndeki Misinli-2 kuyularından günlük 6800 varil petrol çıkarıldığını söyledi.
Dahası;
Yeni çıkarılan petrolün, daha önce petrol yok diye üzerine beton dökülen kuyulardan çıkarıldığını açıkladı.
Erdoğan’ın bu ince mesajı kamuoyunda belki çok iyi anlaşılamadı ama aslında belki de bir ihanetten bahsetti.
Peki;
Doğru mu bu, geçmişte üzerine beton dökülen kuyular olduğu söylentisi?
Ya da;
O kuyulardan petrol çıkabilir mi?
Bizzat yaşadığımız, gördüğümüz ve çok etkilendiğimiz olayı anlatalım.
Tarih, Mart 1995
Hatırlanacaktır;
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in emri üzerine, 35 bin askerin katılımıyla PKK’nın Kuzey Irak’taki hedeflerine yönelik Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı harekatı başlatıldı.
Ordu, Irak’a 40 kilometre kadar girdi.
Aylar süren bu harekatta örgüt büyük zayiat verdi, pek çok terörist öldürüldü.
Biz de;
Harekatın başlangıcıyla birlikte Genelkurmay Başkanlığı’ndan akredite olup, gazeteci olarak bölgeye gittik.
Her sabah erkenden;
Diyarbakır’dan başlayıp Mardin, Midyat, Cizre ve Silopi üzerinden Habur sınır kapısına gidiyor, ardından Kuzey Irak’a geçip, ağırlıklı olarak Duhok ve çevresinde çalışıyorduk.
Akşam dönüşlerimiz de bazen diğer yoldan Nusaybin üzerinden oluyordu Diyarbakır’a.
Haliyle;
Her gün saatler süren bu yolculukta çok şeye de şahit oluyorduk.
İlginçtir;
İşte ilk kez oralarda gördük bu üzerine beton dökülüp kapatılan petrol kuyularını.
Bu beton kuyuların kapağında, İngilizce ve Türkçe olarak, ‘Burada petrol araması yapılmış, bulunamadığından kapatılmıştır’ tarzında yazılar vardı.
Yanlış hatırlamıyorsak;
1960’lı yılların sondaj tarihleri bile vardı beton kapaklar üzerinde.
Ne tuhaf ki;
Bu ve benzeri bölgedeki bu beton dökülmüş petrol kuyularından şimdi petrol çıkıyor.
Kaldı ki…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı gibi sadece bu 3 kuyudan çıkarılan günlük petrol miktarı da hiç azımsanacak gibi değil.
Keza;
Sadece bu 3 kuyudan günlük 6800 varil çıkıyor.
Türkiye’de günde 61.000 varil petrol üretimi olduğu göz önüne alınırsa, sadece bu 3 kuyudan çıkarılan petrol miktarının ne kadar önemli olduğu görülür.
Hatta ve hatta;
Bu 3 kuyudan çıkan günlük petrol miktarı, hemen hemen Yunanistan’daki tüm günlük petrol üretimiyle aynı oranda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği bugün petrol çıkan bu kuyuları beton dökülmüş haliyle bundan 26 yıl önce yakından görmüş biri olarak bugün fazlasıyla şaşkınız.
En basit haliyle, Türkiye üzerine oynanan oyunların nerelere kadar götürüldüğünün çok açık bir göstergesi.
Konunun uzmanı değiliz fakat, Irak’ta olduğu gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de bir bir petrol denizi var belki de, kimbilir?