Açıkçası…
Cumhuriyetin ilan edilişine şahit olmak kadar önemli yüzüncü yılın kutlamasını da görmek.
Dile kolay tam 100 yıl.
Ve tarihin en büyük devrimi.
100 yıl önce;
Tıpkı bugün yaşananlar gibi Ortadoğu’nun sınırları cetvelle çizilirken, hiçbir bedel ödememiş ülkelere benzememek için başlatılan bu devrimin üzerinden tam 100 yıl geçti.
Başka bir deyimle;
Türk Milleti’nin yaşadığı bu topraklarda emperyalist güçler, Anadolu’yu da cetvelle belirlemesin ve Türkler de kendi topraklarında misafir olmasın diye Cumhuriyet ilan edildi 100 yıl önce.
Anadolu’nun özgürleştiği, teba kültüründen birey kültürüne geçildiği böylesine büyük bir devrimin kazanımları, bugün Ortadoğu’da yaşananlarla birlikte çok daha iyi anlaşılıyor.
Düşünün;
100 yıl önce bir lider, kendi sultanlığını oluşturabilecek tüm imkanlara sahip iken en zorunu seçiyor ve Türk Milleti’ne özgürlüğü, bağımsızlığı, insan olmayı hediye ediyor ve Cumhuriyet’i ilan ediyor.
Bir milleti karanlıktan aydınlığa çıkaran bu devrimi yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği bu en büyük hediye, her geçen yıl çok daha iyi anlaşılıyor.
İslam ülkeleri arasında gerçek demokrasi ile yönetilen tek ülke olan ve Türkiye Cumhuriyeti, işte bu temellere dayanıyor.
Günümüzde;
Pek çok ülkede emperyalist ülkelerin bayrakları dalgalanırken, sembolik yönetimler bulunurken, hele hele kadının bir gram değeri yokken, Türkiye ise dile kolay tam 100 yıldır imrenilerek parmakla gösteriliyor.
İşte bu, tarihin en büyük devrimi değildir de nedir?
Asırlarca;
Monarşi ve teokrasi ilkelerine dayalı yönetimlerden, bir demokrasi biçimi olan Cumhuriyet yönetimine geçiş, kuşku yok ki Türk Milleti için en büyük nimet.
İşte bu nedenle;
Ülkemizin en büyük ve en önemli milli bayramı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.
Ne mutlu bizlere ki, bir asırlık mucizeye şahitlik ediyoruz.
Hem de büyük bir gururla, coşkuyla.
Hala, kurucu heyecanını yaşayan bir Türkiye var ki ne büyük gurur.
Yine büyük coşku.
Yine bitmeyen inanç.
Ve kucak dolusu bir sevda var milyonlarca yürekte.
Şunu unutmamak gerekiyor ki;
Sınırlarımız, toplumsal birlikteliğimiz ve Cumhuriyet kazanımları, emperyalist güçler ve içimizdeki hain maşalarınca 100 yıldır tehdit altında.
Bunun için;
100 yıl önce elde edilen bu kazanımların değerinin çok daha iyi anlaşılması ve anlatılması gerekiyor.
Artık;
Ortadoğu’da yaşananların ardından hala ve hala Cumhuriyet rejimine söz söyleyenlerin, eleştirenlerin, hatta kaldırılmasını talep edenlerin bu maşalardan bir farkı olmadığı aşikardır.
Osmanlı’dan;
Cumhuriyet’e geçilirken bu topraklarda yaşayan 100 erkekten 93’ünün, 1000 kadından da 996’sının resmi kayıtlara göre okuma yazma bile bilmediği unutulmamalı.
Cahil bırakılan bir toplumun başına neler gelebileceği bugün açıkça görülüyor.
100 yıl önce;
Cumhuriyet’le aydınlanan Türk Milleti, bu rejimin artık en büyük koruyucusu.
Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşını kutladığımız bu günler de…
Türk insanına çağdaş dünya hedefini gösteren, laik ve demokratik Cumhuriyet rejimini armağan eden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.
İyi ki vardı.
Ruhu şad olsun.