Şu bir gerçek ki;

Bursa’nın en kirli havası Kestel’de.

Hatta en tehlikelisi.

İl Sağlık Müdürlüğü’nün verilerinde de Kestel’de yaşanan göğüs hastalıkları ve solunumla yaşanan akciğer kanseri vakaları da, Bursa’nın göbeğinde yaşanan bu dehşet verici durumu fazlasıyla doğruluyor.

Bu durumun;
En önemli sebebi de ilçedeki denetimden yoksun
sanayi kuruluşları.

Ve de;
Bu kuruluşların denetimsiz olarak kentin havasını her gün kirletmeleri ve insan yaşamıyla oynamaları.

Şu da bir gerçek ki;
Bursa’da
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, tarihinin en kötü dönemini yaşatıyor bu şehirde yaşayanlara.

Kestel’de;

İnsanları kanser hastası yapan pek çok fabrika, havayı, toprağı ve suyu da kirletmesine rağmen neredeyse tamamı filtre kullanmıyor.

Bu kuruluşların filtre kullanmadığı Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır tarafından bizzat Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne fotoğraf ve görüntüleriyle bildirilmesine rağmen nedense bu devletin bu kurumu, elini dahi kıpırdatmıyor.

Bu yönde;
Belediye Başkanı Tanır’ın elinde
öylesine dosyalar ve kanıtlar olmasına rağmen devletin bu kurumunun, yetkilerini kullanmaması, Kestel’de yaşanan bu dehşet verici duruma seyirci kalması akıllara haliyle başka şeyler getiriyor.

Düşünsenize.

İlçenin hem de AK Partili Belediye Başkanı, dronlarla, kameralarla şehri filtresiz olarak mahfeden bu yüzlerce fabrikayı tespit ediyor fakat, devletin tek yetkili kurumu olan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü oralı bile olmadığı gibi, resmen yaşanan felaketi görmezden geliyor.

Ne düşünürsünüz bu durumda?

Fabrika sahiplerinin korunup kollandığını mı?

Bu devlet kurumu, kılını bile kıpırdatmadığına göre akla en önce bu geliyor.

Kestel adeta kan ağlıyor.

Hastalıklar o kadar arttı ki, istatistiklere de yansıyor.

İlçede 500’e yakın fabrika ilçeye adeta ölüm kusuyor.

İlçede kurulu Bursa Çimento Fabrikası’nın havaya yaydığı kötü koku da bu işin cabası.

Ne var ki denetim hak getire.

Kestel’in Belediye Başkanı Önder Tanır’ın ise iktidar partisinin bir mensubu olmasına rağmen eli kolu bağlı.

Çünkü;
Tüm yetki bu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde.

Başkan Tanır, ilçede halktan gelen şikayetleri ve hastanelerden alınan raporları bu kuruma gönderip “Gelin, denetim yapın, elimizde fabrikaların bacalarında filtre bulunmadığına dair deliller var” diye çırpınıp duruyor ama nafile…

Başkan Tanır da artık anlam veremiyor İl Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu kayıtsızlığına.

Kaldı ki;
Bu kurumun vukuatı az değil.

Adeta zehir akan ve önce tarım topraklarını sonra da Bursalılar’ı zehirleyen Nilüfer Deresi’ne her gün akıtılan tonlarca fabrika zehirine bile gıkı çıkmamıştı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün.

Hatırlanacaktır;

Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalardan çıkan ve kentin önemli bir bölümünde solunum sıkıntısı yaratan ve boğazları tahriş eden salınımlar için de vatandaşlar toplanıp eylem yapmışlar ve bu kurumun yine tek bir çabası olmamıştı.

Hatta;
Bu durumu
CİMER’e şikayet eden Bursalılar’la dalga geçer gibi “Fabrikaları siz tespit edip bize bildirin” yanıtı gelmişti.

Allah aşkına!

Vatandaş, hangi yetkiyle hangi fabrikaya girbilecek de bacalarında filtre olup olmadığına ve ne yaktığına bakacak?

Rezillik işte.

Bir de…

Kestel’deki bu tehlikenin Belediye Başkan Tanır açısından kötü yanı da şu.

Vatandaş, bu ölüm saçan fabrikaların sorumlusu olarak belediyeyi görüyor ama oysa belediyelerin hiçbir yetkisi yok.

Bırakın denetim yapmayı, ceza bile yazamıyorlar.

Artık tek umut;

Bursa’yı tanımaya çalışan deneyimli kent yöneticisi Vali Mahmut Demirtaş’ta.

Demirtaş’ın, Bursa’nın belki de en kayıtsız bu kurumuna karşı el atması artık herkesin beklentisi haline geldi.