Avrupa Uluslar Kupası'na/Euro 2020'ye kötü bir oyun ve kötü bir skorla moralsiz başladık.
Maalesef bizler,
Medyayla,TeknikHeyetimizle,
futbolcularımızla,
açılış maçını oynadığımız
İtalya'yı gözümüzde çok büyütmüşüz.
Herkes bilir ki,
futbol savunma ve hücum kavramlarının toplamıdır.
Ama,
Şenol Hoca taktiği ve çıkardığı takımla, sadece defansı düşünüp,
bloklar arasında açık vermemek adına, kendi cezasahasına yığılan,
karşı kaleyi yok sayan,
kreatif oyuncularla merkezde topa sahip olmak yerine,
rakibi ve topu kovalayan,
Okay ve Ozan Tufan gibi çapalarla, İtalya'yı durduracağını düşündü.
İlk yarıda bu stratejinin tuttuğunu söyleyebiliriz.Kaleci Donaruma haricinde
21 futbolcunun kendi yarı sahamızda oynaması,araya derin toplarla pozisyon arayan İtalya'nın boş alan bulmasını engelledi de,
savunmamızdan dönen topları da
rakibin kolay alması,
çıkarken kaptırdığımız toplar,İtalyan kalesini tehdit etmemizi önledi.
Burak Yılmaz'la cezahasına girebildiğimiz iki pozisyondan,
ileride çoğalamadığımız için yararlanamadık.
İlk yarıda İnsigne'nin korner atışında,Chiellini'nin kafa şutunu önleyen Uğurcan alkış alırken,
44'de Spinazzola'nın cezasahasına ortasında,Zeki'nin açık eliyle temas ettiği topta, Hollandalı hakem penaltı itirazlarını dikkate alsaydı,kim ne diyebilirdi ki?...
***
İlk periyottaki mahkum oyunun getirdiği %66'ya % 34 topla oynama oranını,hızlı ataklarla dengelemeyi düşünen Şenol Hoca'nın Cengiz Ünder hamlesi yerindeydi.
İtalya'nın önde bastığı,
dönen topları karşıladığı ve
rakip yarı alana geçemediğimiz oyun formatını değiştirmek için,
oyuna alınan Cengiz doğru tercih olduğunu, ikinci yarının hemen başında rakibinden çaldığı topu,
İtalyan cezasahasına taşıyıp,maçtaki ilk şutumuzu atmasıyla gösterdi.
Ancak,53'de Berardi'nin sağdan cezasahasına girip altıpasa kestiği top, Merih'ten sekip, ağlarımıza takılırken,şanssız gelen gol takımımızın dağılmasına neden oldu.
Orta sahada top tutamayan,pas yapamayan,sadece rakibi kovalayan Okay ve Ozan Tufan'ın,yerlerini Kaan Ayhan ve İrfan Kahveci'ye bırakması da olumlu yönde fark yaratamadı.
Golün moraliyle etkisini arttıran
gök-mavililerin yine Berardi ile gelişen atağında,arka direkte Cengiz'den sıyrılan Spinazzola'nın Uğurcan'dan dönen şutunda topu takip eden İmmobile fırsatçılığın gösterdi ve skoru 2-0 yaptı.
70'li dakikalardan itibaren,
sahip olamadığımız,aktif dinlenemediğimiz ve kolay kaybettiğimiz topların peşinde koşmaktan yorulan ve oyundan düşen takımımızın, yine geçiş oyununda kaybettiği topla,
cezasahası sol çaprazında buluşan İnsigne plase bir vuruşla maçın sonucunu belirleyen isim oldu.
***
Günümüz futbolunda,
sadece savunmayı merkeze alan bir oyun anlayışıyla sonuç almak,mucize ile eşdeğerdir...
Biz,Dünya Kupası grup elemelerinde Hollanda ve Norveç maçlarını kazanırken, kendi oyunumuzu rakibe kabul ettirmiştik,
öyle değil mi?
Euro 2020 açılış maçında ise,
topu,sahayı,maçın temposunu belirlemeyi İtalya'ya bıraktık,
çakılı savunma düzeniyle ve çapalardan oluşan orta sahamızla
oyunu cezasahamız çevresinde oynamayı kabullendik ve topu kalemizden uzakta tutamadık.
Doğrusu,
İyi oynayıp,şut atıp,
gol pozisyonları üretip
yenilseydik,üzülmezdik.
Mahkum bir futbol oynayıp,
farklı bir skorla yenilince de,
bu takıma Malta,Lüksemburg,
Cebelitarık,Andorra gibi oynamayı yakıştıramıyoruz.
***
Evet,
ilk maça kötü başladık,
ancak grupda kazanabileceğimiz
Galler ve İsviçre maçları var,
Azeri kardeşlerimizin de desteğiyle,
potansiyelimizi gösterip,
bize yakışan agresif bir futbol oynarsak,
iki maçı da kazanır,grupdan çıkarız...
Daha önce başardık,
Yine başarırız!