Dün sabah;
Kozamedya’nın önünde, komşu çalışanlardan bir dostumuzla karşılaştık.
Elinde küçük bir poşet vardı.
Belli ki sabah kahvaltısı için alışveriş yapıp öyle gidiyordu ofisine.
Selamlaştıktan sonra elindeki poşeti gösterip, açtı.
“Yahu, Allah aşkına” dedi “Burada 4 simit ile 2 tane poğaça var”
Sonra da;
“Ne kadar ödedim biliyor musun” deyip, elindeki 26 liralık fişi gösterdi.
4 simit ve 2 poğaça 26 lira!
Aklımıza hemen şu meşhur simit hesabı geldi.
Hemen revize ettik bugünkü rakamlar üzerinden.
Malum;
Simit bile zamlana zamlana 4 lira oldu.
4 kişilik bir aile her sabah, her öğlen, her akşam sadece birer simit yese günde 48 lira yapıyor.
Çarp bunu 30 günle, ayda 1440 lira yapıyor.
Olacak şey değil değil mi?
4250 liralık asgari ücretin üçte biri.
Ve karın doymuyor.
Bir insan günde sadece 3 simitle doyar mı?
Sadece yaşamak için doyar.
Nerede bunun elektriği, suyu, kirası, ulaşımı, okul harcamaları?
Hatırlanacaktır;
TÜİK’in geçenlerde açıkladığı son verilere göre enflasyon, yüzde 70’e ulaştı ki, bu rakam 2002 yılından bu yana görülen en yüksek enflasyon.
Ve ne yazık ki;
İnsanlar birbirleriyle karşılaştıklarında ilk konu hayat pahalılığı oluyor.
Her şey çok pahalandı.
Bugün;
Araç sahiplerini yine üzecek bir haber düştü ekranımıza.
Sektör temsilcilerinden alınan bilgiye göre bu gece geçerli olmak üzere benzinin litresine 1 lira 12 kuruş zam geliyordu.
Ancak;
Uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat dalgalanmaları nedeniyle bu zam revize edildi ve bu gece yarısından geçerli olacak benzin zammı 78 kuruş olarak belirlendi.
Zaten son gelen zamlarla birlikte 20 lirayı bile aşmıştı benzinin litre fiyatı.
Şimdi daha da artacak.
Bu akaryakıt zamları sadece araç sahiplerini ilgilendirmiyor ki?
Belediyelerin toplu taşıma araçlarından, şehirlerarası ulaşıma hatta servis araçlarının aylık fiyatlarına da yine artış gelecek demek.
Keza;
Ulusal Süt Konseyi de bir açıklama yaparak 15 Mayıs’tan itibaren çiğ süt fiyatını 7.50 lira/litre olarak belirlediğini duyurdu.
Bu da;
Süt ürünleri üreticilerinin yapacağı artışla birlikte, nihai ürünlere yüzde 30 zam gelecek demek.
Biri bitiyor, biri başlıyor.
Ama maaşlar yerinde duruyor.
Allah yardımcımız olsun.
En çok da, eve sadece bir asgari ücret giren ailelere.
Kolay değil gerçekten.
Sürekli güncellenen fiyat etiketleri gerçekten de şaşırtıyor herkesi.
Mesela bugün CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Kayışoğlu’nun satın alıp paylaştığı iki domates vardı ki, üzerindeki etikette 16.21 lira yazıyordu.
İki tek domates 16.21 lira!
Daha düne kadar kilosu 3 liraydı domatesin.
Bir yerlerde sorun olduğu aşikar.
Mesela;
Kestelli üreticilerin Olay Gazetesi’nde yayınlanan açıklamaları.
Habere göre;
Kestel’de üreticiden 2 liraya alınan marul, pazar ve marketlerde halka 10 liradan satılıyor.
Olacak şey değil gerçekten.
Nereye, kime gidiyor bu kadar komisyon?
Vatandaş niye bu kadar pahalı yiyor?
Bu yönde;
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün kabine toplantısına girmeden önce MÜSİAD’ın kuruluş yıldönümü programında yaptığı bir açıklama vardı.
Önemliydi söyledikleri.
“85 milyonun her bir ferdinin fiyat artışlarından asgari şekilde etkilenmesini sağlamaya çalışıyoruz” diyen Erdoğan’ın, “Serbest piyasa ekonomisi içinde gayri ahlaki yönlerle milletimizin ekmeğine kan doğrama peşinde olan fırsatçıları görüyoruz” sözü dikkat çekiciydi.
Keza;
“Kabine’de bunları konuşacağız ve alınacak hukuki, idari önlemlerin kararını alacağız, süratle de hayata geçireceğiz” ifadeleri de yeni dönemin radikal ayak sesleri gibiydi.