4 gün önce;

Merkez Bankası, 1 puanlık indirimle faizi yüzde 14’e düşürmeden önce Dolar 15.11 lira, Euro da 17.26 lira idi.

Dolar bu sabaha 17.52 liradan başladı.

Euro da 19.76 liradan başlayıp ardından 20 lirayı zorladı, sonra da aştı.

Bu rakamlar alışılageldik rakamlar değil.

Şüphe yok ki şaşırtıyor ve bir o kadar da ürkütüyor her gün yaşanan bu devalüasyon.

Dahası;

Altının gramı da güne rekorla başladı bugün ve ilk kez 1000 lirayı aştı.

Üstelik;

Dünya piyasalarında altında bir yükseliş olmazken yaşandı bu yeni rekor.

2-3 ay önce 650 lira dolayında olan gram altının bugün 1000 lirayı aşması, farklı modelleri de beraberinde getirdi.

Türk insanı;

Bu yüksek artışlar nedeniyle daha önce çeyrek altın, gram altın ve hatta çeyrek gram altını da keşfetmek durumunda kalmıştı ama…

Şimdi;
Altının bu inanılmaz yüksek fiyatı nedeniyle gramın
10’da 1’ine denk gelen ve 0.10 gram altın satışı da başladı kuyumcularda.

Mecburiyetten elbette.

İnsanlar artık özellikle takı için 100 liraya denk gelen 0.10 gramlık altına yöneldi.

Bu yüksek rakamlar Türk insanının alışık olduğu rakamlar değil.

Elbette ki kimse dolar ile maaş almıyor ama bu rakamlar tepeden tırnağa her türlü ürün, hizmet ve mamule gelen fiyat artışlarını daha da tetikliyor.

Ve işin daha kötüsü gencinden yaşlısına, emeklisinden çalışanına değin artık herkes ekonomiyle yatıp kalkıyor adeta.

Çarşı, pazarlar ateş pahası.

Raflar ise adeta el yakıyor.

Simit bile;

Yüzde 40 zam sonrası İstanbul’da 3.5 liraya, Bursa’da da 3 liraya satılıyor artık.

Bir paket süt ise raflarda 16 liralık etiketiyle görünüyor.

Yine bir paket diş macunu 45 liralık fiyatıyla adeta şaşırtıyor.

Ekonomide yaşanan bu anormal durum elbette ki can sıkıyor. Hele ki;

Sosyal medyaya da yansıdığı gibi Türk lirasında yaşanan aşırı değer kaybının Arap turistlerce alay konusu olması ve bunu videolarına yansıtmaları içimizi acıtıyor.

Şu;

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin adeta ucuz ekmek yetiştiremediği ve bu nedenle daha önce görülmemiş ekmek kuyruklarının oluştuğu İstanbul Halk Ekmek Büfeleri önündeki uzun kuyruklar ABD’nin New York Times gazetesine konu oldu ne yazık ki.

Haberde;

İnsanlara nasıl olduklarını sormanıza gerek, sırayı görüyorsunuz” yorumu yapıldı.

Yanı sıra;

Edirne’de yaşanan tablo ise bir başka ayrı vaka.

Tarihinde ilk kez Bulgar Levası bugün itibariyle 10.20 liraya ulaştı ki inanılacak gibi değil.

Bu nedenle Bulgarlar artık hafta sonu değil haftanın her günü Edirne’ye gelip A’dan Z’ye alışveriş yapıyorlar bulabildikleri ne varsa satın alıp adeta rafları boşaltıyorlar.

Bulgaristan’a sık gidenler bilirler.

Eskiden;

Kapıkule’yi geçip ,bizden çok ucuz olduğu için Bulgaristan topraklarındaki ilk Shell’de alınırdı akaryakıt, şimdi ise Kapıkule’ye gelmeden hemen önce bizim sınırımızdaki Shell’den alınıyor.

Çünkü;

Bulgaristan’dan alınan bir litre akaryakıt, bizim paramızla 29.8 liraya geliyor artık.

Nereden nereye?

İşler çok değişti, iş tersine döndü.

Bu nedenle;

Bursa’da özellikle Çarşamba Pazarı Caddesi, Suriyeliler nedeniyle nasıl ki Arapça tabelalardan geçilmiyorsa, şimdi de Edirne’de işyerlerine Bulgarca ve Yunanca tabelalar yerleştirilmeye başladı.

Elbette ki bu görüntüler içimizi acıtıyor.

Türk lirası her geçen gün eriyor.

Yüksek enflasyon insanları zorladığı gibi psikolojilerini de bozuyor.

Bu durum siyaset mekanizmasına ve siyasetçiye olan güveni de fazlasıyla zedeliyor.

En büyük tehlike ise, eski bir AK Parti Milletvekili’nin de dediği gibi yüksek kurdan ziyade piyasalarda yaşanan belirsizlik

Çünkü;
Piyasalarda
mal ve hizmet fiyatlaması yapılamıyor.

Artan fiyatlar nedeniyle üretici malını satmak istemiyor, değişen girdi fiyatları nedeniyle orta ve uzun süreye sipariş alamıyor, arz ve talep dengesi arasındaki uçurum da artıyor.

Doğrusu;

Nasıl bir 2022 yılı bekliyor hepimizi bilemiyoruz.