Geçmişte,

Süper Ligin

Birinci Lig olduğu yıllarda,

dönemin Yönetim tercihiyle;

Bursaspor,

yabancı bir hoca ile sezona başlar,

3-5 maç sonra işler kötüye gidince,

tribünler önce Hocayı istifaya çağırır,

maç bitiminde de Kültürpark'ın karşısında oturan rahmetli Muhtar Tucaltan'ın evi önünde toplanıp,tezahürata başlarlardı.

Muhtarrr,Muhtarrr,

gel Bursaspor'u (!)kurtar! diyerek...

***

Şimdi ise,

ufukta camiayı umutlandiracak

ne bir isim,

ne de bir yönetim var...

Ama, işin kolayı da var!

Hiç bir iş yapma,

yeter ki,taşin altına elimi soktum deyip,

Bursaspor'a başkan ol...

***

Futbolcuya 3-5 bin lira maaş çok,

zamanında ödenen prim yok,

transfer parası zaten yok!

Kulüp çalışanına da maaş yok,

elektrik,su,doğalgaz ağaya beleş!

Ali Akman krizini kulüp menfaati

doğrultusunda çözmek yerine,

eline yüzüne bulaştır,

tavır aldığın oyuncunun sözleşmesini feshetmek zorunda kal,

yetiştirme parasının bir an önce ödenmesi için,

Alman kulübünün kapısını çal,

sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan ve

Süper Lig kulüplerinin göz diktiği

kaleci Ataberk ile sözleşme uzatmayı ötele,

etik kurallardan bahset,

sitem et,

Bu ilgisizlikle;

eğer,Ataberk bir başka takıma

imza atarsa,

veryansın et!...

***

Şu anda yapılan nedir?

Bursaspor'u yönetmek mi

yoksa vaziyeti idare etmek mi?

Böyle yöneticiliği,

tribünden bir taraftar çağır,

bu işi,

o kişi de yapar.

Gerçekten...