AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki MKYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Çelik'in açıklamaları:
21 Eylül itibarıyla 2 gün sürecek şekilde delege seçimleri takvimimiz söz konusu olacak. Yine 12 Ekim 2024'te belde kongreleri olacak. İlçe kongrelerimiz aynı tarihte olacak. Bu uzun sürecek, 93 gün kadar sürmesi söz konusu olacak. Daha sonra 28 Aralık'ta il kongrelerimizi başlatacağız. Bu da 79 gün sürecek. Bunların hepsinin mart sonuna kadar yetişmesi, ardından büyük kongrenin gerçekleşmesi söz konusu olacak. Yeni dönemde yeni bir takım teşkilat yöntemleri, teşkilatçılığın topluma mesaj bakımından yeni modeller de çalışılıyor. Bunlar MYK'mızda değerlendirilecek. Gereken kararlar verilecek. Gençlerin ve kadınların zaman ve mekan kısıtlaması olan ama bir şekilde partimize destek vermek isteyen kardeşlerimizin katılımlarıyla ilgili yeni trendlere uygun modeller nasıl oluşturabiliriz, bunlar üzerinde de hazırlıklarımız, çalışmalarımız var.
''ÖZGÜR ÖZEL'İN ERKEN SEÇİM VE ERDOĞAN'IN ADAYLIĞI AÇIKLAMASI''
2024 yılının en kötü esprisi yarışması olsa bu 1. olurdu. Cumhurbaşkanımızı herhangi bir seçimde yenebileceğini düşünmesi, bir siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Kötü bir espriden öteye geçemez. Biz seçim falan istemiyoruz diyorlardı. Gözüken o ki bu plan tutmadı. Belediyelerde ortaya koyulan bir hizmet yok. Hizmetlerin aksamasıyla, felaketlerdeki çaresizliklerle ve atamalarla gündeme geliyorlar. Her gün CHP ile ilgili gündeme gelen konu şu. Aktörler arasında kimin liderlik yarışında öne geçtiği, kimin kimi ziyaret ettiği.
Kesinlikle erken seçim yok. Bizim için önümüzdeki 3.5 yıl Türkiye Yüzyılı için atılacak adımlar için önemli. Önümüzdeki 3.5 yıl Türkiye'nin istikrarlı ilerleyişini koruyarak Türkiye'nin güvenli olma vasfını koruyarak eser siyasetinde daha ileriye adımlar atarak yolumuza devam edeceğiz. Şu anda sadece erken seçimle ilgili konuşulacak konu, CHP'nin içinde bir erken seçim var. O şekilde değerlendirmek lazım.
"İSTİFA HABERLERİNİN HEPSİ YALAN"
Ekonomiyle ilgili gündemi yakından takip ediyoruz. OVP 5 Ekim'de açıklanacak. Cumhurbaşkanımızın desteğiyle program ilerliyor, hedeflere ulaşıyor. Ekonomi yönetimimize dönük 'istifa edildiği' haberlerin hepsinin yalan olduğunu size ifade etmek isterim. Bunlar spekülasyon amaçlı gerçekleşiyor.
DİYARBAKIR ANNELERİ'NİN EYLEMLERİ
Diyarbakır Anneleri'nin eylemleri dünyada vicdan eylemi olarak en yüksek çağrılardan biri olarak gündeme gelmiştir. Annelerin şimdiye kadar evlatlarına kavuşanlar, onun ötesine mücadele edenler, bunlara destek verenlerin son derece kıymetli bir iş yaptığını ifade etmek isterim. Demokrasiden yanayım diyenlerin önünde somut bir sınavdır bu. Bu eylemlere destek vermiyorsanız demokratik söylemlerde bunun ötesindeki diğer konularda insan haklarıyla ilgili hassasiyetler havada kalmaya mahkumdur. Anneler tamamen vicdani bir çağrıyı yapıyorlar.
''CUMHURİYET GÖZ BEBEĞİMİZDİR''
İç bünyemize dönük saldırıların başında nefret siyaseti geliyor. Bu, vatandaşlarımız arasındaki siyasi parti mensubiyetinin husumete dönüştürülmesi gibi bir sonuç amaçlanıyor. Adlarımız farklı olabilir, aidiyetlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye'nin iç bünyesinde bölünme, hastalık, virüs üretmeye çalışanlara karşı hassasiyetimizi en yüksek şekilde tutacağız. Atatürkçülük diyerek vatandaşlarımızın bir kısmının değerlerine saldıranlar da bu değerlere saygısızlık yapıyorlar. Atatürk'e ve sevenlere karşı çirkin dil kullananlar da bir saldırgan dil kullanmış oluyorlar. Bu fay hattının Türkiye'nin geleceğinde yeri yoktur.
''TÜM SALDIRILARA KARŞIYIZ''
Herhangi bir virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en üst seviyede tutacağız. Atatürkçülük yapmaya çalışıyorum deyip milletin değerlerine saldıranlar Atatürk'e karşı saldırıyorlar aslında. İlk cumhurbaşkanımız ve devletimizin kurucusu Atatürk'ten Erdoğan'a kadar büyük mücadeleler verilmiştir. Atatürk'e ve Erdoğan'a karşı tavırlar mahkum edilmesi gereken tavırlardır. Nefret söylemi unsurudur ve iç cepheyi dağıtmaya dönük hareketlerdir. Yöneticiler arasında rekabet olabilir ama onlara oy veren vatandaşlara hakaret etme hakkı yoktur. Hangi siyasi parti tabanındaki vatandaşımız olursa olsun tüm saldırılara karşıyız. Bize oy versin vermesin vatandaşın iradesi saygıdeğerdir.
''CHP'YE TEPKİ: BU HAKARETİN ALKIŞLANMASIDIR''
Son zamanlarda sırf başörtülü olduğu için bir hakim hakkında reddi hakim talebinde bulunulması, başörtülü kadınların bir takım tesislere girişinin engellenmeye çalışılması, genç bir kadının başörtüsü sebebiyle kongreden uzaklaştırılmaya çalışılması gibi uygulamalar, nefret söyleminin sonucunda meydana geliyor. Bütün bu yaklaşımlara karşı olduğumuzu ifade etmek isterim. Burada siyasi partilere düşen görev şudur; bir siyasi partinin tabanına, cumhurbaşkanlığı makamına hakaret etmiş bir kişinin CHP Genel Başkanı tarafından protokolde ağırlanması, hakaretin alkışlanmasıdır.
CHP'DEKİ HİZİPLER KAVGASI BU ÇERÇEVEDE ÖRTBAS EDİLİYOR
CHP genel gaşkan yardımcılığı yapmış şimdi de milletvekilliği yapan birisinin Cumhurbaşkanımıza karşı kullandığı çirkin dil karşısında buna verilecek tepkinin aslında CHP içindeki disiplin mekanizmasının işletilmesi olur. Bu işler sözlükle halledilecek işler değil. Neden o kelimenin seçildiği, ne yapılmak istendiği görülmüştür. Bu mesele ilkeler meselesidir. Görülüyor ki CHP içindeki hizipler kavgası bu çerçevede örtbas edilmeye çalışılmaktadır.
''HARP OKULUNDA 'MUSTAFA KEMAL'İN ASKERİYİZ' SLOGANI''
Ülkemizin tarihinde ve dünya tarihinde ilk defa kuvvetlerimizde 3 kız öğrenci birinci oldu. Bu mottomuzun altını dolduran sonuçlardan birisi oldu. TSK göz bebeğimizdir. TSK'nın her zaman için vatan görevini yüksek şuurla yapması esastır. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin en çok TSK'ya zarar verdiği görülmüştür. Gençlerin mezuniyetlerinde sevinci vatandaşlarımızın takdir etmesi önemlidir. Bu görüntüler üzerinden birilerinin açıklamalarına bakarak geçmişte yaşanan bir takım kötü tecrübelerin hatırlanması konusunda da demokratik hakkının kullananların eleştirileri de takdirle ve saygıyla karşılanmalıdır. Bir takım siyasetçi, aydın, emekli asker bu görüntülerden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir mesaj verildi, hükümete mesaj verildi gibisinden üslupla konuşmaları, asıl bunların yaptıkları o eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışılması meselesidir. Bu teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez. Çerçeve budur. Bizim vesayet konusunda hassasiyetimiz son derece yüksek. Hukuk dışı vatanseverlik olmaz. Birileri ben vatanseverlik adına hukuk dışına çıkıyorum diyorsa, bu geçmişte yapıldı. TSK adına meşru hükümetin faaliyetleri kısıtlanmaya da çalışıldı. Bunları yaşamış olarak tecrübemiz ortada, dikkatimiz yüksektir. Demokratik denetleme mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır. Yanlış uygulamaya müsaade edilmez. Hükümete kılıç çekildi dediklerinde, onların kafasındakinin vesayet unsurlarını diriltmek olduğunu net görüyoruz.